ÜÇ BİN YILLIK BEKLEYİŞ (BİR FİLM ÖNERİSİDİR)

Güzel bir film önerisi " Üç Bin Yıllık Bekleyiş"

Olay Alithea adındaki bir edebiyatçının  İstanbul'da konferans vermek için gelmesi Kapalıçarşı'da bulduğu bir şişeyi satın alması ve yıllar önce 

Hz. Süleyman'ın Saba Melikesi Belkıs'ı kıskandığı için hapsettiği cinin şişeden çıkmasıyla başlıyor. 

Cin(İdris) özgürlüğünü kazanmak için Alithea' ya başından geçen üç yüz yıllık olayları, kuzeni Belkıs'a aşık oluşunu  ve şehvet düşkünlüğü yüzünden 

Hz. Süleyman tarafından caza olarak şişeye kapatılışını anlatıyor.

 "Belkıs güzel değil güzelliğin kendisiydi" idris için. 

      Bildiğiniz gibi Belkıs hiç bir erkeği beğenmiyordu. 

İlk defa Hz.Süleyman'dan hoslandı ve ondan imkansız şeyler istedi.

Bin odalı odada kırmız ipliği bulmasını istedi mesela ve Süleyman bunu buldu.

En zor olan soruyu; kadınların en çok istediği şeyi sordu ve Süleyman bunu da bildi.Belkıs Süleyman'la kaldı. İdris şişeye hapsedildi ve denize atıldı.

    Peki o sorunun cevabı neydi?  

Yani kadınların en çok istediği şey neydi?

.......

Ve tabii ki bu İdris'in son hapsedilişi değildi. 

İkincisi Osmanlı Sultanı Kanuni Sultan Süleyman döneminde gerçekleşiyor. 

     Gülten adında bir kızın şişeyi bulması cine sahip olması ve bir dilek olarak Şehzade Mustafa'yı istemesi. Ve saray entrikaları, gizemli olaylar...

    Üçüncüsü Kösem Sultan 4. Murat ve  farklı fantezileriyle ünlü kardeşi Deli İbrahim ekseninde gerçekleşiyor.

    Son hapsedilişi ise dâhi bir kız olan Zefir'in şişeye sahip olması ve cinin Zefir'e olan imkansız aşkı. 

     Tahmin ettiğiniz gibi en son sahne ise günümüzde geçiyor ve Alithea'nın şişeyi satın almasıyla devam ediyor. Adeta bir tarihi yolculuğa çıkarıyor bizleri.

Keyifle izleyebileceğiniz, tarihi serüvende bir gezgin olabileceğiniz harika bir film . 

Yer yer filmde geçen bir iki aforizma ile sizleri film ile başbaşa bırakıyorum.

*Sevgi bir dilek olarak dilenmez.

Sevgi bir hediyedir.*

*Yalnızlığın insanı nasıl ele geçirebileceğini hayal edebiliyor musun?

Arzulardan arınmak aydınlanmak demektir...*

                                Hikmet yalçın